
Gökler ve yer altının dünyasında aynı kimlikle gezenin bir adı var mıdır?
Zindanlardan kaçanların bağırışlarından mı gelir çağrı
Yoksa göğün huzurunun sesi midir gelen?
İnsan bilinçli bir seçim yaptığını nasıl anlar? Ya da her bilinçsiz seçim kötü müdür? Bilinç nedir ya da bizim için önemi nedir? Uyanık olmak ve algılayabilir olmak yalnızca duyularımızın tepki verebilmesiyle mi alakalıdır? Hiç düşündünüz mü mesela daha fazlası olabileceğini? 5 duyunun ilerisi olabileceğini mesela. Nörobilimsel açıdan bilinç ve kuantum açısından bilinç arasında ne tarz farklar vardır ya da gerçekten fark var mıdır?

Bu yazımda didaktik bir yerden size bilinci açıklamayacağım. Daha tetikleyici ve keyif veren biraz da sorgulatan bir yazı olmasını istiyorum.
Seçimlerimiz ve irademiz üstüne bir yazı olsun istiyorum.
Sabah kalktığımızda yüzümüzü yıkamamızdan yediğimiz yemeğe , meslek seçiminden eş seçimine, bir çocuğu büyütmekten onu seviş biçimimize kadar her bir karar seçim aşamasından geçiyor. Doğru kararlar vermek için bilgisine güvendiğimiz insanlara danışıyoruz. Bazen kolektif bir görüşün peşinden gidiyor bazense söylenen her sözün inadına içimizdeki bir sesi dinliyoruz. Gün sonunda bir karar verip peşinden gitmek hiç karar verememiş olmaktan daha rahatlatıcı geliyor. Doğruları ve yanlışları hiçe sayıp bir yola çıkıyoruz ve yol bize doğruyu , yanlışı ayırt etme yeteneğini bahşedebiliyor.
Tarot Minor Arcana serisinden Kılıç İkilisi kartı da tam olarak bizi ,kararsız kaldığımız seçimler konusunda yaşadığımız durma deneyiminden bahsediyor. Kartta yer alan kılıçlar mantığımızı çarpışan düşüncelerimizi simgelerken kartta yer alan feminen görünümlü figürün arkasında yer alan dalgasız su duygularımızı simgeliyor. Ayın hilal fazıysa belirsizlik içerisindeki durumların belirlendiği ve daha görünür olduğu dönemi simgeliyor. Karta dair bütüncül bir okuma yaptığımızdaysa gözleri kapalı figürün kararı verirken zihinsel bir çatışma yaşadığını anlayabiliriz. Aslında sezgiler kararın doğruluğunu bilir der kılıç ikilisi ancak biz duygularımıza sırt çevirdikçe ve gözlerimizi kapadıkça gerçeklere o o zihinsel çıkmazda kalırız. Karar veremiyiz ve durağan bir dönemde kalırız. Duyguları okumak ve mantıkla harmanlamak bizi doğruya götüren yoldur aslında. Yeter ki biz o doğruyu görmek isteyelim. O yola girmek isteyelim. Karttaki figür ellerindeki kılıçları indirip göz bağını açma iradesine sahip. Ancak durmayı seçiyor. Dolunaya kadar beklemeyi belki de :))
Kararsızlık anlarında doğru kararı bilinçdışı bir yerden veririz. Ama ısrarla neden yanlış kararlar veririz? Belki de doğruya giden yolu uzatmaktır tek isteğimiz. Hızlıca doğru olana gitmek çok da keyifli olmayabilir. Kendimize tanıdığımız hata yapabilme yanlış kararlar verebilme fırsatı belki de kişilik hikayemizi çeşitlendiriyor ve insan olmanın bir parçası haline getiriyordur.
Bazen de yanlış karar vermek doğru karar vermenin yarısıdır. İnsanın içinde hiç bitmek bilmeyen tamamlanma arzusu belki burada da karşımıza çıkıyordur. Kim bilir?
Not: Klasik şarkı döşemelerime devam ediyorum 😌 Birbirinden farklı tarzda üç şarkıı..Keyifle dinle!
-Florence+Machine/Shake it Out
-London Grammer/Wasting My Young Tears
-Sezen Aksu/Yalnızlık Senfonisi







